Şimdi düşünüyorum da, madem tek aday vardı, bu neyin heyecanıydı? Heyecanlı mıyız? Evet. Çünkü hepimiz merakla bekliyorduk: Ekrem İmamoğlu mu kazanacak, yoksa… Ekrem İmamoğlu mu? Gerilim dolu dakikalar yaşandı. Sandık görevlileri bile ara ara aynaya bakıp, “Ben gerçekten buradayım ve bu gerçek mi?” diye kendine soracak hale geldi.
Ve tabii ki asıl mesele rakamlar. 16 milyon seçmen katılmış! Şaka değil, gerçek. 16 milyon diyorum… İstanbul’un toplam seçmen sayısını bile zorlayan, neredeyse ülke çapında bir genel seçim havası estiren bir tablo. Çaycısından güvenliğine herkes seçime katılmış olmalı. Belki yoldan geçen birkaç turist bile oy kullandı kim bilir?
Buradan CHP’ye açık çağrım: Madem bu kadar kişi sandığa gitti, madem bu kadar enerji harcandı, bari Ekrem Bey’in karşısına sembolik bir rakip koysaydınız. Mesela bir “boş sandalye”, “parti binasındaki çay makinesi” ya da “meşhur parti otobüsü” gibi alternatif adaylar… Ne de olsa “tek adaylı seçim” geleneğini kırmak lazım.
Neyse ki bu tür organizasyonlar sayesinde demokrasimizin ne kadar renkli, ne kadar mizahi bir tarafı olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Tebrikler CHP! Sandıklarınız doldu, mizah köşeleri şenlendi.