21 Aralık 2025 Pazar
Teknolojinin bizi her an, her yerden ulaşılabilir kılmasına rağmen, gerçek bağlarımızın zayıflaması toplumsal bir krizin eşiğine geldi. Dijital dünyanın sunduğu “onay” mekanizmaları, kalıcı mutluluğun yerini geçici dopamin ataklarına bırakıyor.
WHO raporuna göre yalnızlık, sadece psikolojik bir çöküş değil, fiziksel bir yıkım sebebi.
Ölüm Riski: Sosyal izolasyonun sağlığa verdiği zarar, günde 15 sigara içmekle eşdeğer tutuluyor.
Küresel Etki: Yılda 871.000’den fazla insan yalnızlığa bağlı sebeplerle hayatını kaybediyor.
Gençlik ve Yaşlılık: Yalnızlık, artık sadece yaşlıların değil, sosyal medyanın merkezindeki gençlerin de en büyük sorunu.
Hikayelerle Hayat Terapisi kitabının yazarı Dr. Hülya İskenderoğlu Bahat, sosyal medyanın bizi birbirimize bağlamak için inşa edilip ironik bir şekilde nasıl yalnızlaştırdığını şöyle açıklıyor:
“Ceplerimizde devasa ağlar taşıyoruz ancak ekranların ardında yaşamak, gerçek bir temasın yerini tutmuyor. Beğeniler ve takipçiler üzerinden gelen dijital onaylar, anlamlı insani ilişkilerin yerini aldığında duygusal bir boşluk oluşuyor. Bu durum, izolasyon hissini daha da yoğunlaştırıyor.”
Dr. İskenderoğlu Bahat’a göre, köklerimizde var olan mahalle kültürü ve dertleşme geleneği, aslında modern birer terapi yöntemi. Hikayeler, insanları birbirine bağlayan en güçlü köprü:
Ortak Deneyim: Bir başkasının hikayesini dinlemek, “Aynı şeyi ben de yaşadım” diyebilmek, yalnızlık hissini anında kırıyor.
Terapi Niteliğinde Paylaşım: Bir insanın deneyimi, bir başkası için karanlıkta yanan bir ışık olabiliyor.
Sofraya Dönüş: Ekranın soğuk ışığından çıkıp, gerçek “insan sofralarına” oturmak toplumsal iyileşmenin anahtarı.