19 Kasım 2025 Çarşamba
Günümüzde sosyal medyanın bize sunduğu en büyük yanılsamalardan biri, “herkesin her konuda uzman olabileceği” algısıdır. Birkaç video, birkaç kitap özeti, iki üç alıntı ve hazır cümlelerle, kendini “koç” ilan edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Dün ilişki koçuydu, bugün yaşam koçu, yarın ise eğitim koçu… Adeta “o koçluk olmadı, bu koçluğu deneyelim” mantığıyla ilerleyen bir piyasa oluşmuş durumda.
Asıl sorun şu: Bu işi gerçekten hakkıyla yapan, eğitimini almış, etik kuralları bilen uzmanlar var. Ancak onların gölgesinde; sadece para kazanmak uğruna başkalarının hayatına yön vermeye kalkan, eğitimsiz kişiler boy gösteriyor. Bu kişiler, süslü kelimelerle insanlara umut satıyor, “sen yaparsın, sen özelsin” sloganlarıyla kitle topluyor, sonra da yanlış yönlendirmelerle insanların hayatlarını darmadağın ediyor.
Bu işin en ürkütücü boyutu ise “eğitim koçluğu” adı altında çocuklara yönelmeleri. Yetişkinleri kandırmakla yetinmeyen bu sözde koçlar, şimdi de çocukların geleceğiyle oynamaya başladı. Çocuğun sınav kaygısını, dikkat dağınıklığını veya aile içi sorunlarını “kişisel gelişim” etiketi altında çözeceklerini iddia ediyorlar. Oysa pedagojiden habersiz, çocuk psikolojisinden bihaber insanlar; iyi niyetli ailelerin güvenini suistimal ederek, geri dönüşü olmayan hasarlar bırakabiliyor.
Koçluk bir disiplin işidir. Psikoloji, pedagojik formasyon, iletişim, danışmanlık etiği… Bunların hepsi ciddi eğitimler ve deneyim gerektirir. Bir insanın hayatına dokunmak, yön vermek; sosyal medyadaki motivasyon videolarıyla öğrenilecek bir iş değildir. Hele söz konusu olan çocuklarsa, risk katlanarak büyür.
Gerçek kişisel gelişim, kişisel heveslerle değil; bilimsel yöntemlerle, profesyonel bakışla ve sorumluluk bilinciyle yürütülür. Eğitim koçluğu ise sadece rehberlik değil; çocuğun potansiyelini doğru yöntemlerle keşfetmek ve gelişimini desteklemektir. Bunun için de sahici bir eğitim, sabır ve ciddi bir etik duruş gerekir.
Unutmayalım: Her önüne gelenin “koç” unvanı aldığı bir ortamda en büyük kaybı, güvenini teslim eden insanlar yaşıyor. Özellikle de çocuklar… Hayatlarıyla, gelecekleriyle oynanıyor. Sosyal medyada parlayan, ama sahada bir karşılığı olmayan bu koçluk furyasına karşı daha dikkatli olmalıyız. Çünkü bu mesele sadece kişisel gelişim değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk meselesidir.