24 Mayıs 2025 – Kıdem tazminatında önemli bir belirsizlik daha yasal açıklık kazandı. Sağlık sorunları nedeniyle işten ayrılan çalışanların kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı konusu, belirli yasal dayanaklarla netleşti.
Genel kural olarak, kendi isteğiyle işten ayrılan çalışan kıdem tazminatına hak kazanamaz. Ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesi, çalışan sağlığına ilişkin istisnai bir hüküm sunar.
İlgili maddeye göre, işin niteliği, işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlike oluşturuyorsa, çalışan haklı fesih yoluyla işten ayrılabilir ve bu durumda kıdem tazminatı alma hakkı doğar.
Bu haktan yararlanabilmek için kritik koşul ise, sağlık sorununun işin niteliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunun sağlık kurulu (heyet) raporuyla belgelenmesi.
Heyet raporunda açıkça şunlar yer almalı:
Hastalığın yapılan işle ilişkili olduğu,
Mevcut koşulların işçinin sağlığı ya da yaşamı açısından tehlike oluşturduğu.
İşveren alınan rapora itiraz ederse konu mahkemeye taşınabilir. Bu durumda:
İş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyeti yeni bir değerlendirme yapar.
Mahkeme, iş ve sağlık arasındaki ilişkiyi analiz eder.
Rapor yeterli görülürse işçiye kıdem tazminatı ödenmesine karar verilebilir.
Ancak örneğin iş dışı nedenlerle gelişen kalp hastalığı gibi durumlarda, doğrudan ilişki kurulamadığı için tazminat hakkı doğmayabilir.
Emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden kişiler de aynı kurallara tabidir. Bu kişiler, haklı bir neden yoksa kendi isteğiyle ayrıldıklarında kıdem tazminatı alamaz. Ancak geçerli neden olmadan işten çıkarılırlarsa, tazminat hakkı doğar.
Uzmanlar, sağlık gerekçesiyle işten ayrılmak isteyen çalışanların süreci mutlaka belgelendirilmiş ve yasal temele dayalı şekilde yürütmeleri gerektiğini vurguluyor. Aksi halde, tazminat talebi hem işveren hem de mahkeme nezdinde geçersiz sayılabilir.