19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde başlayan Milli Mücadele’nin üzerinden tam 106 yıl geçti. O gün yakılan kurtuluş meşalesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğumuna giden yolu aydınlattı. Bugün, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanan 19 Mayıs, yalnızca bir tarih değil, aynı zamanda bir milletin kaderini değiştiren kararlılığın ve umudun simgesi.
Mondros Mütarekesi sonrası Anadolu'nun dört bir yanı işgal altındaydı. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan güçlerinin ilerleyişine karşı halk örgütlenmeye çalışıyor, ancak merkezi bir irade yoktu. Samsun ve çevresi de İngiliz askerlerinin desteğiyle kargaşaya sürüklenmişti.
İngilizler, İstanbul Hükümeti’ne baskı yaparak bölgede Türk halkının direncini kırmaya çalışırken, Mustafa Kemal Paşa bu ortamda göreve atandı ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak tarihi bir süreci başlattı.
Atatürk ve silah arkadaşları Samsun'da yalnızca 6 gün kaldı. 25 Mayıs’ta Havza’ya geçen Mustafa Kemal, burada İzmir’in işgalini protesto eden ilk mitingin yapılmasına öncülük etti. Bu miting, halkın örgütlü mücadelesinin başlangıcı oldu.
Havza’dan Amasya’ya geçen Atatürk, burada kaleme aldığı Amasya Genelgesi ile “milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyerek milli egemenliğin temelini attı. Erzurum ve Sivas kongreleriyle şekillenen direniş, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla taçlandı.
19 Mayıs’ın “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak anılmasında, Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir” sözü belirleyici oldu. Gençlerin bilinçli, üretken ve dayanışma içinde bir toplumun temel direği olduğunu vurgulayan Atatürk, bu günü gençliğe ithaf ederek geleceği onlara emanet etti.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan, Samsun'un Milli Mücadele’nin hem simgesel hem pratik başlangıç noktası olduğunu belirterek, “Mustafa Kemal Paşa burada halkın nabzını yoklamış, halkı mücadelenin içine çekmek için ikna süreçlerini başlatmıştır. Samsun, büyük devrimlerin ilk provasının yapıldığı yerdir” dedi.
Prof. Dr. Çağlayan, “Milletler üretmezse, çalışmazsa yok olmaya mahkumdur” diyerek Atatürk’ün çizdiği üretken ve bilinçli toplum vizyonuna dikkat çekti. Milli Mücadele ruhunun yalnızca bir dönemin değil, her zaman sahiplenilmesi gereken bir bilinç olduğuna işaret etti.